*Adem ile Havva: Adem ile - AlıntıSöz
NAZAR SÖZLÜĞÜ:
*Adem ile Havva: Adem ile Havva, yasak elmanın tadına varınca farklılıklarını gördüler ilk defa. Utanıp incir yapraklarıyla örtmek istediler çıplaklıklarını. Ama birinde bir, ötekinde üç incir yaprağı vardı. Sayı saymayı da öğrenince bir daha hiç aynı olamadılar.
*Aşk: Aşığının kolları arasında dul kadın, Aşk dediğin yasak olmalıdır diye mırıldanmış, yasak da gözden ırak olmalı.
*Ay
*Ayçiçeği
*Ay tutulması: Gökyüzündeki Ay yeryüzündeki insanların gözlerinden saklanmayı başarır bazen. Hazır kimse görmüyorken, pudrasını tazeler.
*Ayn-el-yakin: Tanrı'yı gönül gözüyle görmek anlamına gelen ayn-el-yakin, üçüncü aşamanın ikincisidir.
*Ayna
*Babil Kulesi
*Basilisk
*Baykuş
*Cadı
*Camera obscura
*Cemal: Güzellik. Güzel yüz. Tasavvufta, Tanrı'nın iyilik ve güzellik şeklindeki tecellisi.
*Cennet-Cehennem
*Ceviz ağacı: Gördüğü her şeyi cevizlerinin kabuklarına resmedermiş ceviz ağacı. Kimse bu ağacın altında sevişmek istemezmiş bu yüzden.
*Cin
*Çekirdek
*Dabbetülarz
*Ef'i
*Elsa'nın gözleri
*Fal
*Fames
*Fotoğraf albümü
*Gözbağı: Hızın yardımıyla gerçekte var olmayan bir şeyin aslında varmış gibi gösterilerek, gözün aldatılmasına gözbağı denir.
*Gözbebeği: İnsanlarda yuvarlak, hayvanların çoğunda dikine elips biçiminde olan gözbebeğinin çapı, irise gelen ışığın miktarına göre değişir. Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. Yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür.
Aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki aşık olunan hep uzaktadır. Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka Gözbebeğim! diye hitap edilir.
*Gözcü
*Gözlük
*Halüsinasyon
*Haremağası
*Hayal
*Hayal bilim
*Hümay
*İğne deliği
*Jaluzi: İçeriyi dışarının gözlerinde kıskanan perde.
*Janus
*Kalipso: İsmi Yunanca saklamak anlamına gelen kalyptein fiilinden türemiş tanrıça.
*Kedi: Kedi gözü, insanın göremediklerini görebilir.
*Kem göz
*Keşif
*Kimlik
*Komşu Kadın
*Korse
*Koza: Çirkin tırtılların güzelleşip ortaya çıkmadan evvel kimse görmeden içinde değişim geçirdikleri korumak.
*Kör
*Körebe
*Köstebek
*Kurban: Tek tanrılı dinlerden önce neyin kurban edileceği kime kurban verildiğine bağlıydı. Antikçağ Yunanlıları tanrıçalara dişi kurbanlar sunardı, tanrılara erkek. Gök tanrılarına ak, yer altı tanrılarına kara, ateş tanrılarına kızıl renkli kurbanlar verilirdi.
Arapça krb kökünün de ifade ettiği gibi, kurban yakın olma anlamına gelmektedir. /Kuran'a göre tam Hz. İbrahim'in oğlunu keseceği esnada, Allah gökten bir koç indirmiş ve böylelikle insan kurban etme geleneği ortadan kaldırılmıştır. /Koçun yanı sıra deve, sığır, manda, koyun ve keçi de kurban edilmesi caiz hayvanlardandır./ Kesmeden önce kurbanın gözleri bağlanır. (syf,204-205)
*Kurşuna dizilenler
*Kurşun dökme: Eritilmiş kurşunun soğuk suya dökülmesiyle peydahlanan şekillerden mana çıkartılması. Kişinin başına, göbeğine, ayaklarına ya da odanın sağ köşesine veya kapı eşiğine dökülen kurşun eğer göz biçimi alırsa, nazar var demektir.
*Kyklop
*Lamia
*Makyaj
*Masa altı
*Merak
*Maske
*Mikrop: Gözle görülmeyecek kadar küçük kötülük.
*Model
*Morpheus: Rüyalar tanrısı, gece ile uykunun biricik oğludur.
*Mucizevi göz
*Nokta
*Oryantalizm
*Pandora
*Pamuk Prenses
*Paravan
*Pencere
*Perde
*Pervane
*Portre
*Prizma
*Rasathane
*Renkkörü
*Röntgen
*Rüya
*Sahne
*Saklambaç
*Samur
*Sarık sandalı
*Şems: Pembefiruşan Hanı'ndan çıktığında Mevlana, karşısına dikilip demiş ki Şems ona: Ey dünyanın sarrafı, gör beni !
*Şişko
*Taht-ı revan
*Tebdil gezmek
*Televizyon
*Temaşa: Bakma hoşlanarak seyretme. (sahne-i temaşa: tiyatro sahnesi)
*Thetreum mundi: İnanışa göre dünya, tek seyircisi olan kocaman bir tiyatrodur.
*Ultrason
*Unutmak: Göz temizliği.
*Veda
*Vitrin
*Yabancı
*Yaldızcılık
*Yalıngöz
*Yaşam: Yaşamı görmek için ayna tutarız ağzımıza. Yaşamı göremesek bile, yaşadığımızı biliriz ayna buharlanınca.
*Yay
*Yılanın ayağı
*Zahir: Tanrı'nın doksan dokuz isminden biri olan zahir, gözden saklanmayan demektir.
*Zaman
*Zarf
*Zayiçe: Gökyüzünün ahvaline bakarak, yeryüzündekilerin talihini görmeye, zayiçesine bakmak denir. Zayiçe, oynak yıldızların ne vakit, nerede olduklarını görmeye yarayan cetvelin ismidir.
*Zehir: Kendini göstermeden ölüme sebebiyet veren madde.
*Zeliha
*Zenne
*Zevahir: Görünüş.
*zırh: İçtekini, dışarının bakışlarından saklayamazsa, daha çabuk yenilir insan ve daha kolay öldürülür savaş meydanlarında.
*Zıtlık: Göze sormuşlar: En çok ne görmekten hoşlanırsın? Zıtlık demiş, bana zıtlık gösterin. Yaratıcı tanrıça Afrodit ile yıkıcı tanrı Ares'in yasak aşkını göstermişler.
*Zihin
*Zilzal: Depremler anlamına gelen zilzal, Kuran'ın doksan dokuzuncu suresinin ismidir. Sureye göre, yeryüzü içindeki bütün ağırlığı dışarıya kusacaktır. O zaman yerin altındaki görünmeyen katmanlar, yerin üstüne çıkıp görünür olacaktır.
*Zina: Zinanın ispatlanabilmesi için dört erkek şahidin işlenen suçu bizzat gözleriyle görmüş olmaları gerekir. Şahitlerin aynı şeyi görmeleri yetmez; bir de gördüklerini aynı şekilde ifade etmeleri beklenir. Eğer içlerinden biri gördüklerini şüphe uyandıracak biçimde ifade ederse, öteki şahitlerin ifadeleri yalan, suçlama asılsız sayılır.
*Ziya: Kendinden başka her şeyi görünür kılan şey.
*Zorba
*Zühre: Derler ki, aşk da unutulurmuş her şey gibi. Hem de yaşanıp bittikten, soğuyup küllendikten sonra değil, tam da doludizgin devam ederken unutulurmuş aşk.
Neyse ki, Zühre yıldızı varmış göğün üçüncü katında. Halen aşık olup olmadıklarını ve eğer aşıklarsa kime aşık olduklarını hatırlayamayanlar, göğün üçüncü katına çıkıp Zühre yıldızının elindeki aşk aynasına bakarlarmış. Baktıklarında gördükleri yüz, aşık oldukları kişinin yüzü olurmuş.
*Zümrüdüanka
Diğer Elif Şafak Sözleri ve Alıntıları
- Birinin korkulardan, evhamlardan bahsettiğini dinlemen onu esnerken seyretmeye benzer. Daha onunkiler bitmeden bir bakarsın sen kendininkileri saymaya başlamışsın.
- Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil, onda kendini kaybetmeyi gerektirir.
- En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır. Aynı şekilde zengin, benzer biçimde mesut olanların yakınlıkları sabun köpüğü gibidir, uçar. Ortak hüzünler, ortak arızalardır esas yakınlaştıran, yaklaştıran.
- "Tanrının kutsal kitabında neden çoğul konuştuğunu soruyorsun" dedi. "Bilemiyorum, ama belki de O da yalnızlığı sevmiyordur." (ŞEHRİN AYNALARI)
- Başımıza beklenmedik rastlantılar ancak bunları karşılamaya hazır olduğumuz anlarda gelir. (AŞK)
- Ne var ki tüm fertleri kuşaklar boyu acı çekmiş bir ailede acı çekmemiş tek fert olmak kadar acı bir şey yoktur. Aradaki eşitsizliği insanın kendi ailesi kapatır. (ARAF)
- Kendine gülebilir misin? Ama öyle vakur bir tebessüm lütfedercesine değil, içinde bir yerde sana seni yansıtan bir ayna, sana seni aktaran bir soytarı varmışcasına çekinmeden gülebilir misin, hem de herkesin ortasında? Dalga geçebilir misin kendinle, ciddiye alınmayı deli gibi arzuladığın halde? (MED-CEZİR)
- Şarkı üç dakika yirmi saniye ama tekrar tekrar çalınırsa sonsuza kadar sürebilir.
- Uzakları yakın, olmazları olur eden bir efsun aşk. İnsana tükürdüğünü afiyetle yalatan, ettiği tüm büyük lafları bir bir hatırlatan, bileğinden kavradı mı sarsan, sarstı mı bırakmayan bir yudumcuk efsun.
Aşk bir kimyasal bileşim. Formülünde esrar var. - "Belki de bir illetti aşk; insana hayat verse, ruhunu şenlendirse de bir marazdı yine de."